BİLİNÇ ve BİLİNÇDIŞI

“BİLİNÇ ve BİLİNÇDIŞI ”

BİLİNÇ ve BİLİNÇDIŞI

Bilinçdışının biyolojik yapısına ilişkin bazı heyecan verici araştırmalar yapılmıştır. Newyork’taki Rockefeller Üniversitesi’nin Nörobilim Kolejinde Jonathan Winson ve arkadaşları, bazı bilinçdışı fenomenlerle hipokampus (beyinde bulunan iki beyaz çıkıntının adı) yani hafızayla ilgili olan beynin limbik sisteminin merkezi yapısı arasında ilişki kurmuştur. Hipokampus, çevre hakkındaki deneyimlerimizi tanımlayan çeşitli duyusal girişleri toplayarak, beyin için bir tür koordinatörlük yapar. Olaylar hatırlanır, bu hatıra izleri depolanır ve gerektiğinde tekrar elde edilir. Böylelikle bir şeyin nasıl yapılacağını öğrendiğimiz zaman, onu sonradan tekrarlarken o işin mutlaka bilincinde olmak zorunda kalmayız. Günlük hayatımızda bunun daktilo yazmak ya da araba kullanmak gibi sayısız örneği vardır. Bu eylemler sırasında yapılacak her fiziksel hareketin bilincine varmamız gerekmez.

Winson’a göre bilinçdışı sistemi, memelilerin gelişiminin ilk basamaklarına kadar görülüyor. İlk memeliler ve sürüngenler tüm bilgiyi bilinçli seviyede işlerken keseli hayvanların görünmesiyle, memeliler bilgiyi daha derin bir seviyede işleme gücüne ulaştı. Bu durum memelilere, avlanmak, yırtıcı hayvanlardan korunmak ve uyumak gibi günlük ihtiyaçlarını giderirken hayatta kalmak için bilinçdışı seviyede strateji programlaması yapma olanağı verdi.

Böylece omurgalılar ve sonunda insan dahil olmak üzere gelişmiş memelilerin beyinleri, öğrenmenin yeri olan geniş bir bilinçdışı geliştirdi. Bizler bilinçli zihnimizle öğrenebiliriz, ama herhangi bir şey öğrenildikten sonra o artık bilinçdışımızdaki hafıza izlerinin bir parçası haline gelir. Ayrıca, bilinçdışı zihin, dış dünyayla etkileşim için deneyim toplayarak yeni programlar yapar ya da planlar depolayarak kendi kendine öğrenebilir.

Aslında sadece tek bir zihne sahibiz ama zihin, birbirinden farklı iki ayrı özelliğe sahiptir. Zihninizin bu iki işlevi yapı olarak birbirine benzer. Her ikisinin de çeşitli güçleri vardır. Sözü edilen bu iki işlev, genellikle şu terimlerle ifade edilir: Nesnel ve öznel zihin, bilinç ve bilinçdışı, uyanık ve uyuyan zihin, yüzeydeki ben ve derindeki ben, istemli zihin ve istemsiz zihin vs.

Zihninizin bu iki işlevini yakından tanımanın en iyi yolu onu bir bahçe olarak düşünmenizdir. Siz bu bahçenin bahçıvanısınız ve alışkın olduğunuz kalıpları temel olarak gün boyunca bilinçdışınızda tohumlar ekiyorsunuz. Bilinçdışına ektiğiniz tohumları bedeninizde ya da çevrenizde biçeceksiniz. Bilinçdışınız iyi ya da kötü her türlü tohumu yeşerten bir toprağa benzetilebilir. İşte bu nedenle her düşünce, her neden ve her koşul bir sonuçtur.

Durum böyle olunda sizin dışınızda kalan dünyayı biçimlendiren kendi içinizdeki dünya, yani düşünceleriniz, duygularınız ve imgelerinizdir. Bu nedenle bunlar aslında sizin yaratıcı gücünüzdür ve kendi dışınızda bulunduğunuz her şey, bilinçli ya da bilinçsiz zihninizin iç dünyası tarafından yaratılmaktadır.

Bu yaratımın yanı sıra bilinçdışı zihin, ayrıca bize hafıza bankası olarak hizmet eder. Belki de yaşadığımız her olaya ait bir bilinçdışı hafızaya sahibiz. Hipnoz altında iken genellikle normal şartlara göre bu hafıza bankasının daha büyük bölümüne ulaşabiliriz. Zihnimiz gerekli bilgiyi bulmak için veri bankasını otomatik olarak araştırabilir.

Bilinçdışı ayrıca heyecanlarımızın da bulunduğu yerdir. Çeşitli durumlar karşısında sevgi ya da korkuyla ya da güvenle tavır almayı öğreniriz ki verdiğimiz bu duygusal karşılıklar bilinçdışında saklanır. Heyecanlar arzularımızın şiddetini yönettiğinden ve arzularımız da davranışlarımıza yön verdiğinden bilinçdışı, davranışlar üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Eğer kendimizi olumsuz düşüncelerle programlamışsak, kararlarımız ve bunun sonucu olan davranışlarımız hoş olmayacaktır.

Bilinçdışı ayrıca imajinasyonun ve yaratıcı içgörünün merkezidir. Bilinçdışının fonksiyonlarından biri mümkün durumları incelemek olduğundan bilinçdışı zihin doğal olarak yaratıcıdır. Biz bunu, bilinçdışı zihnin inanılmaz senaryolar yarattığı rüyalarımızda zaten yaşıyoruz. Bilinçdışının bu doğal imajinasyonu sadece sanatçılar, yazarlar ve müzisyenler için değil hayat içerisinde yaratıcı çözümler arayan herhangi bir kişi için de ilham kaynağıdır. Başaracağımıza inanıyorsak, bilinçdışımızda bir seri olumlu senaryolar düzenleriz ve bunlar kendilerini başarılı davranışlar şeklinde gerçeğe dönüştürürler. Denis Waitley, Empires of TheMind adlı kitabında bu durumla ilgili ilginç bir örnek aktarmaktadır: Nick güçlü ve sağlıklı bir işçi demiryolu işletmesinin tamir-bakım bölümünde çalışıyor. Arkadaşları ile ilişkisi iyi, işini iyiyapan güvenilir bir insan. Ne var ki kötümser biri. Her şeyin en kötüsünü bekler ve başına kötü şeylerin geleceğinden korkar. Bir yaz günü tren işçileri ustabaşının doğum günü nedeniyle 1 saat erken işten çıkarlar. Tamir için gelmiş olan bir soğutucu vagonun içine giren Nick, yanlışlıkla kapıyı kapatır, kendini soğutucuya kilitler. Diğer işçiler ise onun kendilerinden önce çıktığını düşünürler. Nick kapıyı tekmeleri bağırır ama kimse duymaz. Duyanlar da bu tür seslerin sürekli geldiği bir ortamda olduklarından kulak vermezler.

Nick burada donarak öleceğinden korkmaya başlar: “Eğer dışarı çıkamazsam, burada kaskatı donacağım.” diye düşünmeye başlar. İçeride yarısı yırtılmış bir karton kutunun içine girip titremeye başlar. Eline geçirdiği bir kağıda ailesine son düşündüklerini yazar: “Çok soğuk, bedenim hissizleşmeye başladı. Bir uyuyabilsem! Bunlar benim son sözlerim olabilir.”

Ertesi gün vagonun kapısını açan işçiler, Nick’in donmuş bedenini bulurlar. Yapılan otopsi onun donarak öldüğünü gösterir. Fakat bu olayı olağanüstü yapan vagonun soğutma motorunun bozuk olduğu için çalışmamasıdır. Vagonun içindeki ısı 18 dereceydi ve vagonda bol hava vardı. Nick’in korkusu kendini gerçekleştiren kehanet olarak karşısına çıkacak biçimde bilinçdışına işleyince bilinçdışı da onu gerçeğe dönüştürmüştü!

Bilinç ve bilinçdışının karşılıklı etkileşimi hakkında edineceğimiz her bilgi, tüm yaşamınızı yeniden biçimlendirmenizi sağlayacaktır. Dış koşulları değiştirebilmek için nedeni değiştirmeniz gerekir. İnsanların çoğu koşulları ve durumları, o koşul ve durumların içinde çalışarak değiştirmeye uğraşırlar. Uyumsuzluğu, karışıklığı, eksikliği ve kısıtlamaları ortadan kaldırmak için nedeni ortadan kaldırmanız gerekir ve neden, sizin bilinçdışınızı kullanma tarzınızdır. Ve bilinçdışı kalıplarının oluşmasında düşüncelerinizin belirleyici rolü vardır.

Bilinçli zihninizle düşünüsünüz ama düşünce ve alışkanlıklarınız bilinçdışınızda yerleşir ve bilinçdışınız düşüncelerinizin yapısına göre yaratıcılıkta bulunur. Bilinçdışınız duygularınızın depolandığı bölgedir ve yaratıcı zihin de burasıdır. Eğer iyi şeyler düşünürseniz iyi şeylerle karşılaşırsınız; kötü düşünürseniz arkasından da kötü şeyler gelir. İşte zihniniz böyle çalışır.

Hatırlanması gereken ilk nokta; bilinçdışınızın bir fikri kabul ederek onu uygulamaya başlayacağıdır. Bilinçdışının iyi için de kötü için de aynı şekilde çalıştığı ilginç ve hassas bir gerçektir. Bu özellik, olumsuz yönde uygulandığında başarısızlığa, düş kırıklığına, mutsuzluğa neden olur. Bununla birlikte, düşünce ve alışkanlıklarınız uyumlu ve yapıcı olursa sağlık, başarı ve zenginlik içinde yaşarsınız.

Bu şekilde bakıldığında bilinçdışı bizi amaçlarımıza yönlendiren büyük bir enerji kaynağıdır. Bir anlamda bilinçdışı, dünya ile kendimiz hakkındaki inançlarımızın toplamıdır. Bilinçdışı bizim dış dünyaya bilinçli olarak yansıttığımız imajdan soyunmuş kişiliğimizdir. Bilinçdışının bu gücüne dair hangi kanıta sahibiz? En açık kanıtı: Plasebo. Sadece hastalığımıza iyi geleceğini düşünerek almış olduğumuz ilacın (gerçekte ilaç değil) baş ağrılarını hafiflettiği, beyaz kan hücresi sayısını arttırdığı, kan basıncını düşürdüğü ve hatta tüm endokrin sistemini faaliyete geçirdiği kanıtlanmıştır.

Bilinçdışı zihnin temel özelliklerini kısaca toparlayacak olursak:

  1. Anıları depolar.

Temporal – zamanla ilişkili yani geçici olanlar

Atemporal – zamanlar ilişkisiz yani geçici olmayanlar

  1. İlişkilendirmeler yapar ve hemen öğrenir.
  2. Tüm anılarınızı organize eder. –Zaman çizgisini kullanır.
  3. Çözümlenmemiş olumsuz duygu yüklü anıları bastırır.
  4. Bastırılmış anıları çözüm için sunar.
  5. Korunma sağlamak için bastırılmış duyguları baskı altında tutabilir.
  6. Bedeni işletir. Bunun için detaylı bir planı vardır: Vücudun şimdiki halinin ve mükemmel sağlığın planına sahiptir. Yüksek benliğin işleyişini kontrol eder.
  7. Bedeni korur.
  8. Duyguların hakimidir.
  9. Son derece ahlaklıdır.
  10. Hizmet etmekten hoşlanır, gerçekleştirmek için net ifadelere ihtiyaç duyar.
  11. Tüm algıları gerçekleştirir ve kontrol eder. Alışılmış / olağan Telepatik algıları alır ve onları bilinçli zihne gönderir.
  12. Üretir, muhafaza eder, dağıtım yapar ve “enerji iletir”.
  13. İçgüdülerinden sorumludur ve alışkanlıklar üretir.
  14. Bir davranış yer edene kadar tekrarlamaya ihtiyaç duyar.
  15. Durmaksızın daha fazlasını aramaya programlanmıştır.
  16. Her zaman keşfedilecek daha fazlası vardır.
  17. En iyi şekilde bir bütün olarak çalışır.
  18. Semboliktir.
  19. Her şeyi kişisel olarak yorumlar.
  20. En az çaba ilkesi ile işlevini yerine getirir.
  21. Negatif olanı doğrudan işleme koymaz.

[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Koçluk Merkezi ICF’in en üst Program onayı olan ACTP (AccreditedCoaching Training Program)  program sağlayıcısıdır.

Bize Ulaşın