Akış: Mutluluk Bilimi – 1

Mihaly Csikszentmihalyi, 1990

Mutluluğun bizim için gerçekten ne anlama geldiğini bulun, böylece hayatın anlamının ne olduğunu anlayabiliriz. Hayatımızdaki en iyi anlar, pasif, dingin, rahatlatıcı zamanlar değildir. En iyi, en keyifli, en zevkli anlar genellikle, bir kişinin bedeni veya zihni, zor ve değerli bir şeyi başarmak için gönüllü bir çabayla sınırlarına kadar gerildiğinde ortaya çıkar.

Eğer bir aktiviteyi gerçekleştirirken büyük bir keyif alıp, bittikten sonra dönüp de saatinize baktığınızda ne kadar zaman geçmiş olduğuna şaşırdıysanız, aktivitede sırasında zaman kavramını yitirecek kadar kaybolup bu arada zaman size adeta akıp gitmiş gibi, normalden daha hızlıca geçmiş geldiyse (ki bunu birçoğumuz farklı aktiviteler içerisinde yaşamıştır), muhtemelen pozitif psikologların mutluluk biliminde “akış durumu”, “akış deneyimi” veya kısaca “akış” dediği şeyi yaşadınız.

O an her ne yapıyorsanız o kadar dalmıştınız ki zamanın geçtiğini bile fark etmediniz. Bu futbola meraklı bir kişi için destek verdiği bir takımın zorlu bir maçını izlerken olabilir, bir çocuğun oyun oynarken içinde bulunduğu hali olabilir veya bir virtüöz, piyano çalarken, bir dansçı dans pistindeyken aynı durumu hissedebilir.

Eğer siz de kendinizi yapmayı sevdiğiniz bir şeye tamamen kaptırdığınızı hissediyorsanız, yapmayı sevdiğiniz bu eylemde “akış” olarak adlandırılan bir zihinsel durum yaşıyor olabilirsiniz. Pozitif psikolojinin temel bir yönü olan akış, herkesin ulaşabileceği evrensel bir durumdur. Bu duruma ulaşmak, aktiviteler gerçekleştirirken insanların daha fazla keyif, enerji ve katılım hissetmelerine yardımcı olabilir.

Mutluluk biliminin “akış” fenomenini ilk tespit eden ve araştıran kişi Martin Seligman ile birlikte, pozitif psikolojinin kurucularından biri olarak kabul edilen Mihaly Csikszentmihalyi olmuştur.

Psikolog Mihaly Csikszentmihalyi’nin akış kavramıyla ilgili araştırması 1970’li yıllarda başlamıştır. Csikszentmihalyi, akış kavramını psikoloji alanında adeta çığır açan “Beyond Boredom and Anxiety (Sıkıntı ve Kaygının Ötesinde)” isimli ünlü kitabında 1975 yılında tanıtmıştır. Buna “mutluluğun sırrı ” adını vermiştir.

Akış esasında, her birimizin günlük yaşamımıza dahil edebileceği bir “optimal deneyim” hali söz konusudur. Bir hayatı yaşamaya değer kılan muazzam bir neşeyle karakterize edilen bir pozitif psikoloji durumdur. Bu nedenle akış teorisi, pozitif psikoloji açısından çok önemli bir teoridir.

Mutluluk bilimi
Mutluluk bilimi

Mihaly Csikszentmihalyi kimdir?

Ünlü akış teorisinin babası olan Mihaly Csikszentmihalyi, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Macar kökenli bir psikoloji profesörüdür. Chicago Üniversitesi’nde profesör ve Amerika Birleşik Devletleri ve Macaristan’da Bilimler Akademisi üyesidir. Zamanını pozitif psikolojiyi araştırmaya adamış bir bilim insanıdır. 2009 yılında Amerikan Psikologlar Derneği’nin eski direktörü Martin Seligman ile birlikte pozitif psikolojinin temellerini atmışlardır.

Csikszentmihalyi, aslında çocukluk dönemlerinde karşı karşıya geldiği zorluklar nedeniyle bir mutluluk bilimi araştırmacısı olmuştur. Çocukluğu İkinci Dünya Savaşı’na denk gelmiştir ve kendisi ve ailesi savaşın ıstırabını bizzat yaşamıştır.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Csikszentmihalyi, bir çocuk olarak çevresindeki insanların acılarına, mutsuzluklarına ve ıstıraplarına tanık olmuştur. Ancak bir süre sonra, savaşın bitmesinin ardından savaş sırasında işlerini, evlerini ve güvenliklerini kaybettikten sonra birçok insanın mutlu bir hayat yaşayamadığını, ancak bunun tersine bazı insanların normal yaşamlarına nasıl döndüğünü, onca acıya, kedere, fakirliğe, zorluğa rağmen mutlu olacak, tutunacak bir şeyler bulduğunu şaşkınlıkla gözlemlemiştir. Sonuç olarak, mutluluk bilimi konusunda bir merak geliştirmiştir. Bu süre zarfında yaşamaya değer bir hayat yaratanın gerçekte ne olduğu sorusuna cevap vermenin bir yolu olarak sanata, felsefeye ve dine ilgi duymuştur.

Bu arayışın içerisindeyken, İsviçre’de bir kayak merkezindeyken psikolojiyle karşılaşmıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa halkının travmatize olmuş psikolojik durumlarından söz eden İsviçreli ünlü psikolog Carl Jung’un bir konferansına katılmıştır. Bu konferans onun için bir dönüm noktası olmuştur. Csikszentmihalyi’nin son derece ilgisini çeken bu alana ve Jung’un çalışmalarına duyduğu merak üzerine, psikoloji eğitimi almak için Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmiştir. Burada mutluluğun nedenlerini araştırmak istemiştir.

Csikszentmihalyi, tüm yaşamı boyunca “Bir hayatı yaşamaya değer kılan nedir?” sorusunu sormuş, insanları yaşam içerisinde mutlu eden şeyin esasında ne olduğu, yaşamlarına anlam katanın ne olduğu sorusu üzerine 25 yıldan uzun bir süre boyunca yanıt aramıştır. Bu kapsamda yüzücüler, müzik bestecileri, sporcular, satranç oyuncuları, dansçılar, dağcılar ve diğer sporcular üzerinde çalışmıştır. İnsanların daha günlük deneyimlerde nasıl akış bulabileceklerini incelemeye devam etmiştir. Çünkü optimal performans seviyelerini ne zaman deneyimlediklerini bilmek istemiştir. Ayrıca bu deneyimler sırasında nasıl hissettiklerini öğrenmekle de ilgilenmiştir.

Csikszentmihalyi’nin bu araştırma çabalarında ulaştığı ve görüştüğü çeşitli çevrelerde araştırdığı ana kavram, bu insanların dışsal ödüllerden yoksun oldukları halde, gerçekleştirdikleri aktiviteye tekrar tekrar katılmaya karar vermelerinin altında yatan esas nedeni bulmak olmuştur. Araştırmaları yoluyla Csikszentmihalyi, insanların en yaratıcı, üretken ve akış halindeyken mutlu olduklarını anlamaya başlamıştır. Csikszentmihalyi’nin çalışmaları, mutluluğun dışsal değil içsel bir durum olduğu sonucuna varmasına yol açmıştır.

Csikszentmihalyi, bu durumuna “akış deneyimi” ismini vermiş ve bu isimle kavramsallaştırmıştır, çünkü görüştüğü kişilerin çoğu, optimum performans durumlarını, işlerinin fazla çaba harcamadan dışarı aktığı durumlar “adeta durgun bir nehirde akıp gider gibi, onun hareketine takılıp, akışta ilerler gibi” şeklinde tanımlamışlardır. Yıllar sonra, 2004 yılında katıldığı bir TEDx konuşmasında Csikszentmihalyi bu süreci keyifli bir şekilde anlatmıştır.

Cziksentmihalyi mutluluk biliminde akışı, temel olarak insanların başka hiçbir şeyin önemi yokmuş gibi görünen bir faaliyete derinden dâhil olduğu bir durum olarak tanımlamıştır. Bu deneyim o kadar zevklidir ki, insanlar herhangi bir dışsal ödül olmaksızın, sırf bunu yapmış olmak için büyük bedeller ödeseler bile bunu yapmaya devam edeceklerdir. Tıpkı maceraperest bir dağcının, düşmek, yaralanmak, hatta ölümü göze almak pahasına bile olsa zorlu bir tırmanışı gerçekleştirmesi gibi.

Bu tanıma göre, mükemmel deneyimin temelleri akıştır, yani bir kişinin bir aktiviteye kendini başka hiçbir şeyin önemi olmayacak kadar derinden daldırması olgusudur, deneyimin kendisi o kadar heyecan verici hale gelir ki, aktiviteye sadece onun için devam etmek isteriz. Aktiviteyi bitirdikten sonra kendimize güven, tamamlanma ve memnuniyet hissettiğimizde mükemmel deneyim gerçekleşir.

Mutluluk bilimi
Mutluluk bilimi

Akış hangi türden aktivitelerde ortaya çıkar?

Akış deneyimi evrenseldir ve tüm ülkelerde, sosyal sınıflarda, cinsiyetlerde, yaş gruplarında ve kültürlerde meydana geldiği ve birçok aktivite türü sırasında deneyimlenebildiği birçok farklı araştırma tarafından kanıtlı olarak rapor edilmiştir.

Akış deneyimleri, farklı insanlar için farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Genellikle zevk aldığınız ve oldukça yetenekli olduğunuz bir şey yaparken ortaya çıkar. Bu durum genellikle resim, çizim veya müzik gibi yaratıcı sanatlarla ilişkilendirilir. Bununla birlikte, kayak, tenis, futbol, ​​dans veya koşu gibi bir sporla uğraşırken de ortaya çıkabilir. Tüm bunların haricinde kitap okurken, oyun oynarken, ders dinlerken, hatta alışveriş yaparken bile akış deneyimini yaşamak mümkündür.

Bir yazar veya ressam, bir olay örgüsünün nasıl çözüleceğini tasarlamak gibi yeni bir yaratıcı proje üzerinde çalışırken akışa girebilir. Bir öğrenci, yeni bir konuda uzmanlaşmaya veya gitar çalmak gibi yeni bir beceriyi gerçekleştirmeye çalışırken akışı hissedebilir.

Csikszentmihalyi’ye göre akışın ortaya çıkabileceği bir aktivite için temel esas beceri ve zorluk dengesidir. Burada kastedilen aktivitenin belirli düzeyde zorluk içermesi ve bireyin de bu aktiviteye ilişkin olarak belirli düzeyde bir beceriye sahip olmasıdır. Aktivitede akışın sürmesi için bu zorluk ile beceri dengede kalmalıdır.

Bu bağlamda akış, zirve becerilerimizi zirveye yakın zorluklarda kullanmanın bir sonucudur. Meydan okuma düzeyi (yani zorluk düzeyi) çok düşük veya kolay olduğunda, sıkılırız ve meydan okuma düzeyi çok yüksek olduğunda ya da aktivite çok zor olduğunda, panikler ve stres oluruz, ancak meydan okuma becerilerimizi arasında doğru bir denge olduğunda, enerjik bir odaklanma durumuna tetiklenebiliriz ve “bölge” veya akış olarak adlandırılan en yüksek performans gösterdiğimiz, en keyif aldığımız noktaya erişiriz. Bu da esasında bu durumun ortaya çıktığı her türden aktiviteyi akışın yaşanması için elverişli bir hale getirir.

Akış genellikle yaratıcı aktiviteler ve atletik uğraşlar sırasında olur. Ancak akış durumları yalnızca sanatçılar, yazarlar veya sporcular tarafından deneyimlenen bir şey değildir. Hatta akış deneyimleri günlük hayatın bir parçası olarak gerçekleşebilse de eğitim, spor ve iş yeri gibi çeşitli alanlarda önemli pratik uygulamalar da mevcuttur.

Akış belki de en çok yaratıcılıkla ilişkilendirilir. Örneğin, bir akış durumu yaşayan bir yazar, işine o kadar dalmış olabilir ki, zaman onlar farkına bile varmadan geçer. Kelimeler kolay ve hızlı bir şekilde akar. Bir sanatçı, bir resim üzerinde saatlerce çalışarak, hızla geçip gitmiş gibi görünen büyük bir ilerlemeyle ortaya çıkabilir.

Akış, yalnızca keyif veren deneyimler değil, örneğin iş yaşamında dahi ortaya çıkabilir. Örneğin çalışanlar tamamen ellerindeki projeye odaklanabilecekleri görevlerle meşgul olduklarında da ortaya çıkabilir. Örneğin, bir yazar bir roman üzerinde çalışırken bunu yaşayabilir, bir mimar bir çizimi gerçekleştirirken bunu yaşayabilir veya bir grafik tasarımcı bir web sitesi illüstrasyonu üzerinde çalışırken akış sağlayabilir.

Mutluluk bilimi
Mutluluk bilimi

Akışta olmak nasıl bir şeydir?

Bir an için bir maratonda koştuğunuzu hayal edin. Dikkatiniz vücudunuzun hareketlerine, kaslarınızın gücüne, ciğerlerinizin gücüne ve ayaklarınızın altındaki sokağın hissine odaklanır. Şu anda tamamen bu aktivitenin içerisinde yaşıyorsunuz, tamamen şu anda gerçekleştirdiğiniz bu aktiviteye tamamen dalmış durumdasınız, odaklandınız, dikkat kesildiniz, diğer tüm çevresel koşullardan adeta soyutlandınız. Böyle bir anda zaman adeta akıp gidiyor gibi görünür. Belki yorgunsunuzdur, ama bunu zar zor fark ediyorsunuz. Amacınız aktiviteyi sürdürerek bitiş çizgisine erişmek. İşte bu tipik olarak bir mutluluk biliminde akış durumu örneğidir.

Bir birey, büyük bir sevgi duyduğu bir boş zaman etkinliği tekrar tekrar uyguladığında, bunun nedeni muhtemelen bu kişinin bu aktiviteyi yürütmesiyle birlikte akış halini deneyimlemesidir. Bu deneyim, bir hedefe ulaşıldığı anda değil, bir etkinliğin geliştirilmesi sırasında gerçekleşir.

Birey, görevin performansına adanmış konsantrasyonun oldukça yükseldiği bir şekilde kendini kaptırır. Bu anda alakasız düşüncelere, endişelere ve hatta utançlara yer yoktur, bu kişinin tek bir hedefi vardır ve geliştirilmekte olan aktivite ile ilgisi olmayan her şey minimum değere sahiptir.

İnsanlar akışı hissettiklerinde yoğun bir konsantrasyon halindedirler. Düşünceleri kendilerinden çok bir deneyime odaklanır. Zaman duygusunu kaybederler ve eylemleriyle farkındalıklarının birleştiğini hissederler.

En önemlisi, akış, mutluluk bilimi araştırmacıların “ototelik deneyim” dediği şeydir. Ototelik terimi, iki Yunanca kelimeden türetilmiştir: autos (öz) ve telos (son veya hedef). Ototelik deneyimler kendi başlarına yapmaya değer şeylerdir. Araştırmacılar bazen bunlara içsel olarak ödüllendirici deneyimler adını verir. İşte akış deneyimleri özünde kendiliğinden ödüllendiricidir.

Akışa ne sebep olur?

Mutluluk biliminde uzmanların çoğu, akış durumunun kökeninin günlük olarak hemen hemen tüm bireylerde olduğunu iddia ediyor. Herkes hayatının bir noktasında sürekli bir keyif duygusu, bir fikir ve hedef yönetimi, olayın kontrolünü kaybetmeden aynı aktiviteyi saatlerce yapmaya devam etme arzusunu deneyimler. Zamanın akıp gittiği, genellikle olumlu bir duygudurum yarattığı veya belirgin bir problemin olmadığı (örneğin günlük problemler veya sorumluluklar) böyle bir uyumu deneyimlemek için birey aktiviteyi gerçekleştirmek için içsel bir istek duyar.

Böylece birey, aktiviteyi gerçekleştirirken ona fazlasıyla odaklandığı için diğer şeylerin pek farkına varmaz, hatta geçen zamanın farkına varmaz ve işte o zaman zevk duygusu ortaya çıkar. Bu içsel zevk, kişinin kendine olan güvenini pekiştirecek ve hoş tatmin duygusu aynı zamanda o kadar belirgin olacaktır ki, aktiviteyi gerçekleştirmek için yürütülen çaba kişiyi yorsa da, zorlasa da, ona keyifli gelecek, haz verecektir. Bu durum da bireyde bu akış hissini tekrar deneyimlemek için aktiviteyi tekrar gerçekleştirmek isteği uyandıracaktır.

Akış hissinden önce, bir dizi emsalin gerçekleşmesi gerekir. Motivasyon, bireyin akışının uygun gelişimini belirleyen faktörlerden biridir. Bireyin aktivitede bir motivasyon bulması önemlidir.

Mutluluk bilimi
Mutluluk bilimi

Diğer bir husus, odaklanılmış bir dikkat halidir. Csikszentmihalyi, akış durumunun güçlü bir fiziksel çaba veya gerçekten iyi odaklanmış bir zihin gerektirdiğini ileri sürer. Aktivite gerçekleştirme süresince bireyin bilincinin sorunsuz çalıştığını ve sürekli olarak bir sonraki adımı, hareketi, aşamayı takip ettiğini belirtir. Böylece, tüm dikkatin gerçekleştirilen faaliyete odaklandığı bir bakış açısı üretilir. O anda, bilinç sadece aktiviteyle en alakalı bilgiyi tutar. Günlük endişeler geçici olarak askıda kalır ve sadece aktivite ile ilgili olanlar dikkate alınır. Etrafta olup bitenin farkına bile varılamayabilir. Ancak, tam tersine, herhangi bir dikkat dağınıklığı, akışı deneyimlemek için gerekli konsantrasyonun kaybolmasına neden olacaktır.

Hedeflere odaklanmak, birey gerekli olan yeterli eylemleri geliştirdiğinde anında geri bildirim almasını da beraberinde getirir. Bu nedenle, önceki hususlarda olduğu gibi, hedeflere odaklanmak ve anında geri bildirim almak da bireyin içsel motivasyonunu geliştirmeye katkıda bulunur. Örneğin birey gerçekleştirdiği aktiviteye ilişkin “evet, doğru yoldayım”, “çok az kaldı, başarmak üzereyim”, “biraz daha zorlamalıyım” gibi aktiviteye ilişkin geribildirimler alır. Bunlar, bireyi aktivitenin içinde tutar ve motive eder.

Bunun yanında akış, genel olarak bir aktivitenin zorluğu kişinin becerisiyle dengelendiğinde ortaya çıkar. Aslında, hem aktivitenin içerisinde yer alan görevin zorluğu hem de beceri seviyesi yüksek olmalıdır. Örneğin bir satranç oyuncusu, karşıdaki oyuncunun hamleleri ile zorlanır, ancak kendi bilgisi ve sezgisiyle birlikte yaptığı hamlelerle onun üstesinden gelir ve bu durum, onun için satranç oynamayı zevkli kılar.

Akış sırasında başarısızlık korkusu veya gelecekteki olası sonuçlar veya olası hatalar için endişe yoktur. Birey, durum üzerinde mutlak kontrole sahip olduğunu hisseder ve bu, beceri ve aktivite/ görev zorlukları arasında bir denge olduğunda ortaya çıkar.

Bununla birlikte, meydan okuma çok yükse ise, aktivite birey için çok zor ya da çok karmaşık ise, potansiyel kontrol ortadan kalkacak ve bu nedenle birey, bir hayal kırıklığı hissi yaşayacaktır. Bu durum da akışın bozulmasına neden olacaktır.

Özetle, herhangi bir aktivitenin bir akış durumuna neden olması için olması gereken koşullar vardır. Her şeyden önce, beklentiler ve hedefler net olmalıdır. İkincisi, anında geri bildirim olmalı, yani aktivite içerisindeki kişi, ilerleyişini, o işi doğru yaptığınızı görebilmelidir. Üçüncüsü, aktivite üzerinde bir kontrol hissine bulunmalıdır. Dördüncüsü, dikkat dağıtıcı şeylerden uzak durulması, odaklanılmış bir dikkat verilmesi gerekir. Ayrıca zorluk seviyesi, ne çok zor ne de çok kolay olmanın o tatlı noktasında olmalıdır.

Akış deneyimi ile ilgili olarak bu yazı iki ayrı yazıda ele alınmış ve entegre edilmiştir. Akışın günlük yaşamda nasıl ortaya çıktığı ve nasıl elde edilebileceği ile ilgili olarak yazılmış olan Akış: Mutluluk Bilimi, Günlük Yaşamda Akışı Bulmak – II başlıklı yazıda konunun devamının okunması önerilir.

Koçluk Merkezi ICF’in en üst Program onayı olan ACTP (AccreditedCoaching Training Program)  program sağlayıcısıdır.

Bize Ulaşın